Hoşgeldin:)

Paylaşmaya hoşgeldin, paylaşmak özgürlüktür fikirler paylaşıldıkça büyür...

6 Şubat 2010 Cumartesi

UMUDA KANAT ÇIRPAN YÜREKLER: TÜRKİYE UĞUR BÖCEKLERİ

“Eğitim kafayı geliştirmektir; belleği doldurmak değil.”
Mark Twain


Resim dersinde hangi resmi çizeceğimize, müzik dersinde hangi şarkıyı söyleyeceğimize öğretmenimiz karar verirdi. Bitkileri doğada görerek öğrenmedik. Öğretmenimiz karatahtaya çizerdi çiçeğin resmini özenle. Sonra anlatırdı tahtadaki resimden doğayı.

Yine de okulda çok şey öğrendik. Silindirin hacmini, aruz veznini, kurbağanın anatomik yapısını. Hatta Amerika’nın en uzun nehrinin Mississipi olduğunu bile.

Öğrenmediğimiz şeyler de oldu. Çanakkale Savaşı’nı öğrenemedik mesela, ders kitabındaki üç beş satırdan başka. Kurtuluş Savaşı’nın büyüklüğünü ve anlamını öğrenmek için Turgut Özakman’nın “Şu Çılgın Türkler” kitabını beklemek zorunda kaldık.

Tarih, sınıf geçmek, sınavlarda daha çok soru yapmak için gerekli bilgilerin ezberlenmesidir bizim eğitim sistemimizde. Öyle olduğu için nice savaşla korduğumuz bu topraklardan her yıl bir Kıbrıs adası büyüklüğündeki bir parçanın erozyonla denizlere karışmasına duyarsız kalabiliyoruz. Her yıl binlerce hektar ormanın göz göre göre yanmasına umursamıyoruz.

Yurt sevgisinin öncelikle yurdun toprağını ve doğasını korumak olduğunu anlamadıktan ve anlatamadıktan sonra, sınıfların dört duvarı arasına doluşup kahramanlık nutukları atmanın, coşkulu milli şiirler ezberlemenin bir anlamı olabilir mi?

Ülkenin insanı, iki elin parmaklarından az istisnalar dışında girişimcilik ruhundan uzak bir şekilde, ya kaderciliğin pençesine ya da fırsatçılığın peşine düşmüş. Kendi çabasıyla, bilgisiyle, cesaretle bir şeyler yapabilmek itibarını kaybetmiş. Bu durumun nedenini sorgulamak yerine hep suçlu aradık. Oysa marifet suçluyu değil, nedeni bulmaktı. Ona pek aldırmadık.

Yıllar geçtikçe derinleşip güçlenmesi gereken hoşgörü terk ediyor coğrafyamızı. Farklılıklara saygı, tahammülsüzlüğe ve hoşgörüsüzlüğe dönüşüyor.

İş kalitesi, günlük yaşamımızı hep (moda deyimle) teğet geçiyor. Fırsatçılık, kalitesizlik hayatımızın her alanına sızmış. Yaşarken, çalışırken, eğlenirken, dinlenirken, çalışırken, hizmet ederken görgüsüzlük ve bayağılık akıyor her yerden.

Dürüstlük her insanda olması gereken bir özellik iken, ender bulunur, sıra dışı bir nitelik oluverdi. Her gün dürüstlük söylevleri veren yakınlarımız, büyüklerimiz söylediklerinin tam tersini yapıyorlar gözümüzün önünde.

Yine de umutsuzluk yakışmaz bize. En kötü günlerinde bile üzerine çöken karanlık hesapları bozan bir halk yaşıyor bu coğrafyada; sahip olduğu ve inandığı değerler için savaşan, o değerler sayesinde kazanan bir halk.

Bugün o değerlerimiz giderek yok olsa da umudumuzu canlı tutan, unutulan değerlerimizi yeniden gün ışığına çıkarmak için çaba gösteren birileri var ülkemde: “Türkiye Uğur Böcekleri”.

Yurt sevgisini, hoşgörüyü, dürüstlüğü, girişimciliği, iş kalitesini kitap sayfalarındaki soyut kavramlar olmaktan çıkartıp, günlük yaşamın bir parçası haline getirmek için çaba gösteren gönüllüler. Eğitimin sadece insanların beynini doldurmak değil; yüreklerine de dokunmak olduğunu gösteriyorlar. Cezaevlerinde, yetiştirme yurtlarında, köylerde, huzurevlerinde yaşayan insanlarımızın umutlarına kanat çırpan pırıl pırıl gözler ve yürekler hiçbir karşılık beklemeksizin ülkemin her yerinde uçuyorlar.

                                                       İlker KALDI
                                                   İzgörenakın Akdeniz Bölge Müdürü

2 yorum:

  1. Günün birinde (inşAllah en kısa zamanda) bende Uğur Böceği olmak istiyorum :)

    YanıtlaSil